15 Ağustos 2011 Pazartesi

21. yüzyılda yaratıcılığın kriteri ne olabilir?


Birkaç ay önce Aşk-ı Memnu adlı dizinin son bölümünde bir cenaze sahnesi vardı. Bu sahne 2010 yılına ait. Eğer böyle bir sahne yetmişlerde hatta seksenlerde çekilmiş olsaydı, dünya sinema tarihine girecek, okullarda gösterilecekti. Ama bugün o sahneden birkaç bin adet olduğu için değerlendirildiği kriterler geçmişe nazaran çok değişti.
Sadece nüfusa oranlayarak söylemek gerekirse, 15. yüzyılda bir tane da Vinci varken bugün 20 tane olması gerekir. Onun zamanında dünya nüfusu 400 milyon civarındaydı. Bugün 7 milyar olmasına bir yıl kaldı. Tabii bu değerlendirmeyi dünyanın artan eğitim ve teknoloji olanaklarını hesabın dışında bırakarak yapıyoruz. Bunları da hesaba katacak olursak, bugün dünya üzerinde 20.000 kadar da Vinci olması gerekir. Ve varlar, emin olun.
Salt nüfus artışı, teknolojik gelişmeler, eğitim olanaklarının daha fazla sayıda insana ulaşması ile (ki o eğitimin bile kalitesi çok düşükken) bundan 100 yıl önce deha, yenilik, yaratıcılık diye adlandırdığımız şey bugün için farklı boyutlarda. Yine de, bugün 20.000 da Vinci varsa, bizler onlardan sadece elli altmış tanesini tanıyabiliyoruz.
Önemli olan tanınmak değil, önemli olan bu insanların bu kalitede olduklarının ayırdında olabilmeleridir. Ama nüfus nedeniyle bu mümkün olmuyor.
İsmet İnönü cumhurbaşkanı olduğunda küçük, ince bir not defteri kullandığı ve içinde Türkiye’deki üniversite mezunlarının isimlerinin yazılı olduğu söylenir. O zamanlarda cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, bakanlık yapabilecek kişi sayısı onlarla ölçülecek durumdaydı. Bugün Türkiye’de cumhurbaşkanlığı yapabilecek bilgi ve deneyim sahibi insan sayısı en az beş bindir. Sayıca çokluğun getirdiği kafa karışıklığından mıdır yoksa kasten gösterilen bir çaba sonucu mudur bilinmez, durumumuz ortada.
Tekrar konuya dönmek gerekirse, çok özetleyerek söylüyorum, bu yüzyılda yaşayan ve kendine yaratıcı diyen insanlar belli bir ortalamanın ötesine geçemedikleri ve bunun farkında olmadıkları gibi, gerçekten yaratıcılık vasfına sahip olan insanlar da dünyayı son 60 yıldır sarmış olan bir televizyon egemenliği nedeniyle kendilerini gösteremiyorlar. Gösteremedikleri gibi, kendilerinin farkında bile değiller. İşte ben ve benim gibiler, bu alanda bireysel çalışmaları biraz da bu nedenle yapıyoruz.
Neyse ki son 5 yılın internet alanındaki gelişmeleri sayesinde kişilerin birbirlerinin yaratıclıklarını görüp değerlendirme imkanları arttı. Zaten bu nedenle dünyanın bütün hükümetleri interneti kısıtlamaya çalışıyor. Çünkü belli bir zihinsel gelişim seviyesini aşmış birinin yaşamına müdahale edebilmek mümkün olmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder